İçindekiler
Ekonomi ile ilgili terimler, sıklıkla kafa karıştırabilir. Tıpkı “Tüfe nedir?” gibi sık sorulan sorulardan biri de “Cari açık nedir?” sorusudur. Cari açık, bir ülkenin belirli bir dönemde gerçekleştirdiği ithalatın, ihracatını aşması durumunda ortaya çıkan ekonomik bir göstergedir. Bu durum, ülkenin dış ticaret dengesinde bir açık olduğunu ve yabancı mal ve hizmetlere olan talebin, yerli üretimi geçtiğini gösterir. Üstelik cari açık, sadece mal ve hizmet ticaretini değil; yatırım gelirleri ve transfer ödemeleri gibi kalemleri de kapsayan cari işlemler hesabının negatif bakiyesini ifade eden bir tanımlamadır.
Cari açık, bir ülkenin ekonomik sağlığını ve sürdürülebilirliğini değerlendirmek konusunda en az stagflasyon kadar kritik bir göstergedir. Yüksek ve sürekli cari açıklar bir ülkenin dış borçlanma ihtiyacının arttığını, dolayısıyla da finansal istikrarsızlık yaşayabileceğini gösterir. Bu durum, ülkenin kredi notunu olumsuz etkileyebilir ve yatırımcı güvenini sarsabilir. Öte yandan, kontrollü ve yönetilebilir seviyedeki cari açıklar ise ekonomik büyümenin bir göstergesi olarak da değerlendirilebilir çünkü artan ithalat, iç talebin ve yatırımın yükselişine işaret edebilir.
Cari açığın boyutu ve sürdürülebilirliği, ekonomi politikalarının belirlenmesinde önemli bir rol oynar. Politika yapıcılar, cari açığı finanse etmek için yabancı sermaye girişlerine bağımlı hale gelmemek adına, ihracatı teşvik edici ve ithalata bağımlılığı azaltıcı stratejiler geliştirmelidir. Aksi takdirde, ani sermaye çıkışları ve döviz kuru dalgalanmaları gibi risklerle karşılaşılabilir.
Cari açık düzeyi, uluslararası piyasalarda ülkenin risk primini etkileyen faktörlerden biridir. Yüksek cari açık, ülkenin dış finansman ihtiyacını artırarak, borçlanma maliyetlerinin yükselmesine neden olabilir. Bu nedenle, cari açığın dikkatle izlenmesi ve makroekonomik dengelerin korunması oldukça önemlidir.
Cari açığın önemine değindik, ancak örnek olarak verdiğimiz bir diğer terim olan stagflasyonun ne olduğunu biliyor musunuz? “Stagflasyon nedir?” başlıklı içeriğimize göz atarak bilgilerinizi tazeleyebilirsiniz.
Cari açığın oluşumunda birden fazla faktör etkili olabilir. Başlıca nedenler arasında yüksek ithalat talebi, düşük ihracat performansı, enerji ve hammadde bağımlılığı, yetersiz tasarruf oranları ve rekabet gücü eksiklikleri sayılabilir. Özellikle enerji ve ara malların ithalatına olan bağımlılık cari açığın kronikleşmesine yol açabilir.
Yüksek ithalat talebi, genellikle iç tüketimin artması ve yerli üretimin bu talebi karşılayamaması durumunda ortaya çıkar. Tüketicilerin ithal ürünlere yönelmesi, döviz talebini artırarak cari açığı genişletebilir.
Düşük ihracat performansı ise çeşitli sebeplerden kaynaklanabilir. Ülkenin rekabet gücünün zayıf olması, ürün ve hizmet kalitesinin yetersizliği, dış pazarlara erişimde yaşanan sıkıntılar ve küresel talep daralmaları gibi sebepler ihracatın istenilen seviyeye ulaşamamasına neden olabilir. Bu durumda ortaya çıkan ithalat ve ihracat arasındaki dengesizlik ise cari açığı tetikler.
Cari açığı çok sık duyuyoruz ama bazı ekonomi terimleri var ki onlara çok nadir rastlıyoruz. Bu nadir terimlerden biri ise deflasyon. Enflasyondan bahsetmeye geçmeden önce bu terimi anımsatmamak olmazdı: “Deflasyon nedir?”
Cari açığın uzun vadede yüksek seviyelerde seyretmesi, ekonomik istikrar açısından çeşitli riskler doğurabilir. Öncelikle, sürekli cari açık veren bir ülke, dış borçlanmaya daha fazla ihtiyaç duyar ve bu da borç stokunun artmasına yol açar. Artan borç yükü ise ülkenin kredi notunu olumsuz etkileyerek gelecekteki borçlanma maliyetlerini yükseltebilir.
Yüksek cari açığın bir diğer etkileri ise döviz kurlarında dalgalanmalar ve yerel para biriminin değer kaybetmesi ile karşımıza çıkabilir. Bu durum, enflasyonist baskıları artırarak, fiyat istikrarını tehdit edebilir. Özellikle ithal ürünlerin fiyatlarının yükselmesi, tüketici fiyat endeksinde artışlara yol açarak, halkın alım gücünü olumsuz etkileyebilir.
Benzer şekilde, cari açığın finansmanı için gereken yabancı sermaye girişlerinin azalması veya ani çıkışlar yaşanması da finansal piyasalarda dalgalanmalara ve likidite sıkışıklıklarına sebep olabilir. Bu tür durumlar, ekonomik büyüme üzerinde baskı oluşturabilir ve işsizlik oranlarının artmasına varan sonuçlara yol açabilir.
Cari açık hesaplama formülü şu şekildedir:
Cari Açık = İthalat - İhracat
Bunun ardından dilerseniz cari hesap formülünü de uygulayabilirsiniz:
Cari Hesap = Cari Açık + Net Cari Transferler + Yurt Dışından Kazanılan Net Gelir
Cari açığın kapatılması, bir ülkenin ekonomik istikrarı ve sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşır. Cari açığı azaltmak veya kapatmak için uygulanabilecek başlıca stratejiler şunlardır:
Türkiye ekonomisi, uzun yıllardır cari işlemler dengesi açısından dalgalı bir seyir izliyor. Özellikle 2000'li yılların başından itibaren, cari açık Türkiye'nin ekonomik gündeminde önemli bir yer tutmuştur. 2000'li yılların başlarında cari açığın GSYH'ye oranı %1 seviyelerinde iken, 2004 yılından itibaren bu oran %5'in üzerine çıkmıştır. Bu artış, ithalatın ihracattan daha hızlı büyümesi ve enerji ithalatına olan bağımlılığın etkisiyle açıklanabilir.
2023 yılına gelindiğinde, Türkiye'nin cari açığı 45,2 milyar dolar olarak kaydedilmiştir. Bu dönemde ihracat bir önceki yıla göre %0,6 artarak 255,8 milyar dolar seviyesine ulaşırken, ithalat %0,5 azalarak 361,8 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Dış ticaret açığı ise %3,2 azalışla 106 milyar dolar seviyesinde kaydedilmiştir.
2024 yılı Ekim ayı itibarıyla yıllıklandırılmış cari işlemler açığı 7,7 milyar dolar seviyesine gerilemiştir. Bu dönemde ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre %3,1 oranında artarak 23,5 milyar dolar olarak seyretmiş; ithalat ise yatay seyrederek 29,4 milyar dolar olarak kaydedilmiştir. Dış ticaret açığı ise %10,5 oranında azalarak 5,9 milyar dolar seviyesine inmiştir.
Bu veriler, Türkiye'nin cari açığında son yıllarda belirgin bir iyileşme olduğunu gösteriyor. İhracattaki artış ve ithalattaki azalma, cari açığın daralmasında önemli rol oynamıştır. Özellikle enerji fiyatlarındaki düşüşler ve altın ithalatına getirilen kısıtlamalar, ithalatın azalmasına katkı sağlamıştır.
Geleceğe yönelik projeksiyonlar, Türkiye'nin cari açığının GSYH'ye oranında kademeli bir iyileşme öngörüyor. Trading Economics'in küresel makro modelleri ve analist beklentilerine göre cari açığın GSYH'ye oranının 2025 yılında %2,80 ve 2026 yılında %2,50 seviyelerine gerileyeceği düşünülüyor.
Bu tahminler, ihracatın artırılması, ithalatın kontrol altına alınması ve enerji bağımlılığının azaltılması gibi politikaların etkili bir şekilde uygulanması durumunda gerçekleşebilir. Ayrıca, küresel ekonomik koşullar, enerji fiyatları ve döviz kurlarındaki gelişmeler de cari açık üzerinde belirleyici olacaktır.
Cari açık ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki, ekonomi literatüründe sıkça tartışılan bir konudur. Türkiye örneğinde, yüksek büyüme dönemlerinde cari açığın da arttığı gözlemleniyor. Bu durum, büyümenin ithalat talebini artırması ve dış ticaret açığının genişlemesiyle açıklanabilir.
Sürdürülebilir bir ekonomik büyümeden söz edebilmek için cari açığın kontrol altında tutulması önemlidir. Yüksek cari açık, dış finansman ihtiyacını artırarak ekonomik kırılganlıklara yol açabilir. Bu nedenle büyüme politikaları oluşturulurken cari dengeyi gözeten stratejiler benimsenmelidir. İhracatın teşvik edilmesi, yerli üretimin güçlendirilmesi ve enerji bağımlılığının azaltılması gibi önlemler hem ekonomik büyümeyi destekler hem de cari açığın sürdürülebilir seviyelerde kalmasına katkı sağlar.
Cari açık ve enflasyon arasındaki ilişki, karmaşık ve çok boyutludur. Türkiye'de yüksek enflasyonun ithalat maliyetlerini artırarak cari açığın genişlemesine neden olabileceğini ifade etmek gerekir. Özellikle enerji ve hammadde gibi temel girdilerin ithalatında fiyat artışları, üretim maliyetlerini yükselterek enflasyonist baskılara yol açabilir. Bu durum, iç talebin ithalata yönelmesine ve kaçınılmaz olarak cari açığın artmasına sebep olabilir.
Öte yandan, cari açıktaki artış da döviz kurlarında dalgalanmalara ve yerel para biriminin değer kaybına yol açarak enflasyonu tetikleyebilir. Döviz kurundaki yükseliş, ithal ürünlerin fiyatlarını artırarak tüketici fiyat endeksinde yükselişe neden olabilir. Bu nedenle, cari açık ve enflasyon arasındaki ilişkiyi dengelemek için makroekonomik politikaların dikkatli bir şekilde tasarlanması gerekir.
Cari açık neden artar?
Cari açık ithalatın ihracattan daha hızlı artması, yüksek döviz kuru, kontrolsüz ekonomik büyüme, rekabetçilik eksikliği, ihracattaki düşüş, yüksek enflasyon ve ülkede yaşanan durgunluklar gibi sebeplerle ortaya çıkabilir.
Cari açık kimleri etkiler?
Cari açık ülke ekonomisinin genelini etkileyerek; enflasyon, işsizlik ve yatırımlar üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Bu da ülkede yaşayan hemen hemen herkesin cari açıktan etkilenmesi anlamına gelir.
Cari açık yüksek olursa ne olur?
Yüksek cari açık, ülkenin dış borçlarını ödemekte zorlanacağı algısını yaratır ve bu da kredi notunun düşmesine neden olabilir.
Cari açığı azaltmak için neler yapılabilir?
Cari açığı azaltmak için ihracatın artırılması, ithalatın kontrol altına alınması, enerji bağımlılığının azaltılması ve yerli üretimin güçlendirilmesi gibi politikalar uygulanabilir.