İçindekiler
İş dünyasında sık duyulan bir kavram olan iştirak, pek çok kişi tarafından tam anlamıyla bilinemeyebilir. “İştirak ne demek?” diye araştırıldığında, kavram karşılığı olarak bir şirketin başka şirketin sermayesine ortak olması ve sermayesinde pay sahibi olması gibi anlamları olduğu görülecektir.
Ancak iştirak, sadece bu kadar basit bir tanımla hâkim olunamayacak kadar derin bir altyapı içerir. Günümüzde pek çok işletme; kârını artırmak, ürün ya da hizmetlerini geliştirmek, risklerini dağıtmak veya yeni pazarlara giriş yapmak gibi farklı nedenlerle iştirak yolunu tercih eder. Dolayısıyla sadece büyümek için değil; riskli, yabancı veya küçük pazarlara giriş yaparken daha tutarlı adımlar atmak isteyen işletmelerin de başvurduğu bir yöntemdir.
İştirak hakkında detaylı bilgi edinmek, farklı iştirak türlerine ve iştirak hesabı gibi terimlere daha yakından bakmak için okumaya devam edebilirsiniz.
Şirketlerin büyüme stratejisini ve risk yönetimini anlamak için iştirak türlerini bilmek gerekir. Şirketlerin hangi iştiraklere gireceği, hedefleri ve stratejileri doğrultusunda kararlaştırılır. Çünkü her iştirak türü kendine has avantaj ve dezavantajlar içerir. Bu nedenle bir şirket, iştirak politikasını dikkatlice belirlemeli ve doğru stratejiyi uygulamaya başlamalıdır. İki temel iştirak türü vardır:
Bağımlı ortaklık, bir şirketin diğer bir şirketin sermayesinde belirli bir oranda pay sahibi olması ve bu payın %50'den fazla oy hakkına denk gelmesi durumunu ifade eder. Bu durumda ana şirket ile bağlı olduğu şirket arasında güçlü ve belirgin bir ilişki bulunur.
Bağımlı ortaklık, genellikle büyüme stratejilerini desteklemek ve yeni pazarlara girmek için kullanılır. Ana şirket, bağlı olduğu şirket aracılığıyla farklı sektörlere veya coğrafi bölgelere erişim sağlayabilir. Ayrıca bağımlı ortaklık, risklerin dağıtılması ve operasyonel sinerjilerin elde edilmesi açısından da önemlidir.
Bu tür ortaklık, genellikle ortak şirketlerin ortak bir hedef doğrultusunda bir araya gelerek daha güçlü bir konum elde etmelerini sağlar. Ana şirket, bağımlı olduğu şirketi stratejik planlarına uygun olarak yönlendirebilir ve iş birliği içinde yeni fırsatlar arayabilir.
Bağımlı ortaklık, aynı zamanda maliyet avantajları da sağlayabilir. Ana şirket, bağlı olduğu şirket aracılığıyla üretim, dağıtım veya satın alma gibi faaliyetlerde ölçek ekonomisinden yararlanabilir ve maliyetleri düşürebilir.
Ancak bağımlı ortaklık, beraberinde çeşitli riskleri de getirebilir. Ana şirket, bağlı olduğu şirketin performansından doğrudan etkilenebilir ve bu durum finansal açıdan zorluklar yaratabilir. Ayrıca yönetimdeki kararların uyumsuzluğu veya çatışmalar da ortaya çıkabilir.
Bağımsız ortaklık, bir şirketin başka bir şirketin sermayesine belirli bir oranda ortak olması durumunu ifade eder. Ancak bu durumda ortak olan şirketin çoğunluğu kontrol etme yetkisine sahip değildir. Yani bağımsız ortaklıkta; ortaklıkta bulunan şirket, diğer şirketin yönetimini doğrudan etkileyemeyebilir. Bu ortaklıkta her şirket kendi yönetim ve operasyonel bağımsızlığını korur.
Örneğin bir şirket, başka bir şirketin ürünlerini veya hizmetlerini pazarlayabilir veya dağıtabilir. Böylece her iki taraf da yeni müşteri segmentlerine erişim sağlar. Ayrıca iş birliği yapılan şirketler arasında ortak Ar-Ge projeleri veya satın alma faaliyetleri gibi iş birliği alanları da bulunabilir.
Ancak bağımsız ortaklık da belirli zorlukları beraberinde getirebilir. Örneğin iş birliği yapan şirketler arasında uyumsuzluklar veya çıkar çatışmaları ortaya çıkabilir. Ayrıca her iki şirketin de kendi stratejik hedefleri ve kültürel farklılıkları olabileceğinden iş birliği süreci bazen karmaşıklaşabilir.
Ortak girişimler, çeşitli endüstrilerde ve sektörlerde görülebilir. Örneğin bir inşaat şirketi ve bir mühendislik firması, büyük ölçekli bir altyapı projesini gerçekleştirmek için bir araya gelerek ortak girişim oluşturabilirler. Benzer şekilde bir teknoloji şirketi ve bir perakende şirketi, yeni bir e-ticaret platformu geliştirmek için ortak girişimde bir araya gelebilirler.
Ancak ortak girişimlerin başarılı olabilmesi için iyi bir iş birliği stratejisi, etkili iletişim ve karşılıklı güven önemlidir. Ayrıca katılımcı şirketler arasında uyumsuzluklar veya çıkar çatışmaları ortaya çıkabileceğinden ortak girişimlerin yönetimi dikkatli bir şekilde planlanmalı ve izlenmelidir.
İştirak hesabı, bir şirketin başka bir şirketin hisselerini satın alması veya elinde bulundurması durumunda muhasebe kayıtlarında kullanılan bir terimdir. Bir şirket, başka bir şirketin hisselerini satın aldığında veya bir iştirak oluşturduğunda bu işlemi kaydetmek için iştirak hesabı kullanılır.
Alınan hisselerin değerini ve bu hisselere ilişkin gelir veya giderleri kaydetmek için kullanılan bu hesap, iştirak edilen şirketin hisselerinin mali değerini yansıtır ve bu değer genellikle alım bedeli veya elde edilen net varlık değeri olarak belirlenir.
Bilanço tablosunda, iştirak edilen şirketin hisselerine ilişkin varlıklar ve bu varlıkların kaynakları yer alır. Gelir tablosunda ise iştirak edilen şirketin gelirleri ve giderleri gösterilir ve bu hesap, ana şirketin net gelir veya zararını etkileyebilir.
İştirak hesabı, şirketlerin finansal durumunu ve performansını analiz etmek için önemli bir araçtır. Bu hesap, bir şirketin diğer şirketlere olan yatırımlarının getirisini ve risklerini değerlendirmeye yardımcı olur. Ayrıca iştirakler arası ilişkilerin ve iş birliğinin yönetilmesinde de kullanılır.
İştirak yatırımları, pek çok açıdan işletmelere avantaj sunar:
İştirak yatırımlarında dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar şunlardır:
Şirketler ve işleyişleri hakkında detaylı bilgi almak isterseniz “Limitet Şirket Nedir?” yazımızı okuyabilirsiniz.
İştirak yatırımlarına dair bütün detayları incelediğimize göre şimdi de bu konuda en çok sorulan soruları cevaplayabiliriz.
İştirak yatırımlarının avantajları arasında riskin dağıtılması, çeşitlendirme, kâr paylaşımı, stratejik iş birlikleri ve pazar erişimi bulunur. İştirakler, yatırımcıya farklı şirketler arasında çeşitli gelir kaynakları sağlayarak portföylerini güçlendirme fırsatı sunar.
İştirak yatırımı yaparken dikkat edilmesi gerekenler arasında temel analiz yapmak, riskleri değerlendirmek, uzun vadeli strateji belirlemek, yatırımın amacını belirlemek, yönetimi ve kontrolü gözlemlemek, hukuki ve vergisel konuları incelemek, likiditeyi değerlendirmek bulunur.
İştirak, bir şirketin başka bir şirketin sermayesinde belirli bir oranda pay sahibi olması durumunu ifade ederken bağlı ortaklık, ana şirketin ortaklıkta olduğu şirkette %50'den fazla oy hakkına sahip olması durumudur. Bağlı ortaklıkta ana şirket, bağlı olduğu şirketi kontrol edebilirken iştiraklerde tam kontrol yoktur.
İştirak yatırımlarının riskleri arasında piyasa riski, operasyonel risk, finansal risk, yönetim riski ve likidite riski bulunur. İştirak yatırımları, yatırımcıya belirli bir şirketin performansına ve pazar koşullarına bağlı olarak farklı riskler taşır. Bu riskler dikkatle yönetilmelidir.