İbraname Nedir? Alacak Verecek İşlemlerinde Önemli Belge
İNSAN KAYNAKLARI

İş Kazası Sayılan Haller Nelerdir? Yasal Tanımı ve İşverenin Sorumlulukları

Eklenme: 16.06.2025 Güncelleme: 16.06.2025
5 dakika okuma süresi
Ana sayfa > Blog > İş Kazası Sayılan Haller Nelerdir? Yasal Tanımı ve İşverenin Sorumlulukları 
 

 

 

Çalışma hayatında yaşanan kazalar sadece bireysel değil, kurumsal ve hukuki sonuçları olan ciddi olaylardır. Her yıl binlerce çalışan, iş yerinde ya da işle bağlantılı bir faaliyette bulunurken çeşitli kazalara maruz kalıyor. Bu tür olayların tanımlanması, bildirilmesi ve sonucunda doğabilecek hak ve sorumlulukların belirlenmesi ise hem çalışanlar hem de işverenler açısından hayati önem taşıyor. 

Biz de bu nedenle “İş kazası tanımı nedir?” sorusundan başlayarak iş kazası bildirimi, hukuki süreçler ve işverenin sorumluluğuna kadar uzanan detaylı bir rehber hazırladık.

İş kazalarına geçmeden önce bir işletmenin olmazsa olmazı kavramlardan bir diğerine göz atmak isterseniz “İş tanımı nedir?” yazımızı ziyaret edebilirsiniz.

İş Kazası Tanımı ve Kapsamı

İş göremezlik raporu nedir?” gibi detaylı sorulara kadar uzanabilecek bir süreçten önce iş kazası için temel bazı tanımlamalar yapmamız gerekir. İş kazası, temelde iş yerinde veya işe kapsamındaki bir etkinlikte yaşanan kazalardır. Bu temel tanımlamanın ardından kanuni çerçeveden de bakarak konuyu detaylandıralım.

5510 Sayılı Kanuna Göre İş Kazası Nedir?

İş kazası tanımı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 13. maddesinde açıkça yapılmıştır. Bu kanuna göre bir kazanın “iş kazası” olarak değerlendirilmesi için belirli şartların sağlanması gerekir. Örneğin kazanın sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada ya da işveren tarafından yürütülen işin gereği olarak gerçekleşmiş olması gerekir. Ayrıca sigortalının işveren tarafından başka bir yere görevli olarak gönderildiği sırada meydana gelen kazalar da iş kazası kapsamına girer.

Bunun yanında emziren sigortalı kadının çocuğuna süt vermek için iş yerinden ayrıldığı zamanlarda yaşanan kazalar da iş kazası olarak sayılır. Hatta işverence sağlanan taşıtla işe gidiş geliş sırasında meydana gelen trafik kazası da bu kapsama alınır. Bu durumlar, iş kazası tanımı çerçevesinde SGK iş kazası bildirimi yapılmasını zorunlu kılar.

İş kazası demişken bu konuya dair önemli bir diğer terimi de anımsatmamız lazım: İSG Nedir?

İş Kazası Sayılan Durumlar ve Detayları

İş kazası sayılan durumlar yalnızca fabrika ya da inşaat alanlarında yaşanan ciddi yaralanmalarla sınırlı değildir. Ofis ortamında yaşanan düşmeler, servis aracında meydana gelen trafik kazaları ya da saha görevleri sırasında yaşanan olaylar da bu kapsama girer. Önemli olan, kazanın iş ile doğrudan veya dolaylı bir ilişkisinin olmasıdır.

Çalışma ortamındaki risk analizi eksiklikleri, iş güvenliği eğitimlerinin verilmemesi ya da koruyucu ekipman kullanımının sağlanmaması gibi nedenler de iş kazasının oluşmasında etkili olabilir. Bu durumda işverenin iş kazası sonrası hukuki sorumluluğu öncelikle 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa dayanır. Kanun, önleyici tedbirlerin alınmasını bir zorunluluk haline getirir.

İş Kazası Sonrası Bildirim Yükümlülüğü

İş Kazası Bildirim Süresi Ne Kadardır?

İş kazası gerçekleştikten sonra en önemli adımlardan biri, yasal süresi içinde SGK’ya iş kazası bildirimi yapılmasıdır. Bu  nedenle “İş kazası kaç gün içinde bildirilmeli?” sorusu sıkça merak edilir. Bu sürenin, kazanın meydana geldiği tarihten itibaren en geç üç iş günü olduğu 5510 sayılı kanunda belirtilmiştir.

Eğer bu süre içinde iş kazası bildirim yapılmazsa işveren hem idari para cezası ile karşı karşıya kalır hem de ilerleyen süreçlerde doğabilecek maddi tazminat taleplerinde dezavantajlı duruma düşebilir. Bu durumda doğrudan iş kazası bildirmeme cezası uygulanır.

SGK’ya İş Kazası Bildirimi Nasıl Yapılır?

İş kazası bildirimi elektronik ortamda yapılabilir. Hizmet akdine tabi sigortalıların iş kazası bildirimleri e-sigorta uygulamasıyla ya da “İş Kazası ve Meslek Hastalığı Bildirgesi” ile doğrudan veya posta yoluyla Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü / Sosyal Güvenlik Merkezine gönderilerek yapılabilir.

İş Kazası Sonrası Hukuki Süreçler

İş Kazası Tespit Tutanağı Nasıl Düzenlenir?

Kazanın ardından işveren tarafından iş kazası tutanağı düzenlenmelidir. Bu tutanak; kazanın nerede, ne zaman ve nasıl gerçekleştiğini detaylı şekilde içermelidir. Tanık beyanları, olay yeri fotoğrafları ve varsa kamera kayıtları da bu belgeye eklenebilir.

Tutanak hem işverenin hem de çalışanın yükümlülüklerini ispat etmek açısından kritik bir rol oynar. Ayrıca mahkeme sürecinin başlatılması durumunda bilirkişiler bu tutanağı detaylı olarak inceler.

İş Kazası Raporu Nasıl Alınır?

İş kazası sonrası hastaneye başvuran çalışanın durumu, ilgili sağlık kuruluşunca iş kazası raporu ile belgelendirilmelidir. Bu raporda yaralanmanın niteliği, geçici iş göremezlik süresi ya da kalıcı bir maluliyet olup olmadığı belirtilir. Raporun üzerinde “iş kazası” ibaresinin yer alması çok önemlidir.

Raporun Sosyal Güvenlik Kurumuna iletilmesiyle çalışana geçici iş göremezlik ödeneği bağlanabilir. Sürekli iş göremezlik ya da maluliyet durumu söz konusuysa bu rapor aynı zamanda iş kazası tazminat hesaplama sürecinde de dikkate alınır.

İş Kazası Tazminat Hesaplama Esasları

İş kazası tazminat hesaplama süreci; kazaya uğrayan çalışanın kusur durumu, yaş, maaş ve maluliyet oranı gibi birçok değişkene göre belirlenir. Tazminat türleri ikiye ayrılır: maddi tazminat ve manevi tazminat. Maddi tazminat, çalışanın uğradığı gelir kaybını karşılarken manevi tazminatse yaşadığı fiziksel ve ruhsal zararın karşılığıdır.

İş kazası tazminat sürecinde avukat ve bilirkişi desteği almak, hak kayıplarını önlemek açısından büyük önem taşır. Bu süreçte iş kazası raporu, iş kazası tutanağı ve SGK bildirim belgeleri bir bütün olarak değerlendirilir.

İşverenin İş Kazasındaki Hukuki Sorumlulukları

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa Göre Sorumluluk

İş kazası sonrası işverenin hukuki sorumluluğu öncelikle 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa dayanır. Bu kanuna göre işveren, çalışanların sağlığını ve güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Risk analizi yapmak, eğitim vermek, koruyucu ekipman sağlamak ve önleyici tedbirleri almak bu yükümlülükler arasındadır. Eğer bu sorumluluklar ihlal edilmişse işveren kusurlu sayılır ve doğrudan tazminat yükümlülüğü altına girer. Ayrıca idari para cezası ve hatta ceza davası gibi sonuçlarla karşılaşabilir.

Kusur Oranına Göre Sorumluluk ve Tazminat

Mahkeme süreci sonucunda işverenin kazadaki kusur oranı belirlenir. Bu oran, iş kazası tazminat miktarını doğrudan etkiler. İşverenin tam kusurlu olması halinde hem SGK tarafından ödenen giderler rücu edilir hem de çalışan veya yakınları tarafından doğrudan maddi ve manevi tazminat talep edilebilir.

Bazı durumlarda çalışan da kusurlu olabilir. Ancak işverenin yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmemesi halinde çalışan kusurlu olsa bile tazminat sorumluluğu ortadan kalkmaz.

İş Kazası Sonrası Denetimler ve Yaptırımlar

İş kazasının ardından İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) uzmanları ya da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri denetim yapabilir. Denetimlerde iş kazasının sebepleri, iş güvenliği önlemlerinin durumu ve iş kazası şartları incelenir.

Eksiklik ya da ihmal tespit edilirse işverene idari para cezası kesilir. Ağır ihlallerde ise iş yerinin kapatılması ya da faaliyetinin durdurulması da söz konusu olabilir. Bu süreçte işverenin iş kazası bildirimi yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği de denetlenir.

İş Kazası Davalarında Zamanaşımı ve Arabuluculuk

İş Kazası Zamanaşımı Süreleri

İş kazası sonrası dava açma süresi belirli bir zaman aşımına tabidir. Bu zaman aşımı süresi de kazanın meydana geldiği tarihten itibaren on yıldır. Zaman aşımı süresinin geçirilmesi halinde mahkeme davayı reddeder. Bu nedenle iş kazası mağdurlarının hukuki süreci zamanında başlatmaları büyük önem taşır.

İş Kazası Arabuluculuk Süreci Zorunlu mu?

İş kazası arabuluculuk süreci, 2018 yılından bu yana zorunlu hale getirilmiştir. İş Mahkemeleri Kanunu uyarınca tazminat taleplerine ilişkin davalarda önce arabulucuya başvurulması gerekir.  Bu süreçte taraflar arasında anlaşma sağlanamazsa dava açılabilir. Arabuluculuk süreci tamamlanmadan dava açılırsa mahkeme, dosyayı usulden reddeder.

Arabuluculuğun Faydaları ve Yasal Etkileri

Arabuluculuk, tarafların daha kısa sürede ve daha düşük maliyetle uzlaşmasını sağlayabilir. Ayrıca mahkeme sürecinin yükünü hafiflettiği gibi tarafların karşı karşıya gelerek çözüm üretmesini de teşvik eder. Anlaşma sağlanması durumunda bu tutanak, mahkeme kararı hükmündedir. Yani taraflar için bağlayıcıdır ve icraya konulabilir. Bu yönüyle iş kazası davalarında arabuluculuk süreci ciddi avantajlar sunar.

İş kazası sadece bir sağlık sorunu değil, ciddi bir hukuki ve sosyal meseledir. Bu nedenle hem çalışanların hem de işverenlerin iş kazası tanımı, iş kazası bildirimi, iş kazası tazminat hesaplama gibi konularda bilgi sahibi olması büyük önem taşır. SGK iş kazası süreçlerinin eksiksiz yürütülmesi, olası hak kayıplarını önlerken işverenin de yasal yükümlülüklerini yerine getirmesi için gereklidir.