İş hayatında ücret kavramının pek çok farklı bileşeni var. Bu bileşenlerden birisi de ücretten yapılan kesintiler. Ücretten yapılan kesintiler arasında yasal kesintiler olduğu gibi işverenin yaptığı kesintiler de vardır. Bu yazıda, sizinle ücretten yapılan kesintilere dair merak ettiğiniz her şeyin cevabını paylaşacağız.
Ücretten yapılan yasal kesintiler genellikle şu kalemleri içerir:
Bu kesintiler genellikle brüt maaş üzerinden hesaplanır ve net maaşı oluşturur.
İşveren, zaman zaman bazı gerekçeler ile işçilerin ücretinde kesinti yapabilir. Fakat bunun yapılabilmesi için belirli kurallar gözetilmelidir. İşverenlerin işçinin ücretinden kesinti yapmaları işçinin açık bir zarara sebep olması, bu zararda kusurlu bulunması veya zarar olmasa bile işçinin daha önceden yazılı olarak yaptırıma bağlanan bir ihlal eyleminin bulunmasına bağlıdır.
Günümüzde işverenler çalışanlara işlerini yerine getirmek için araçlar sağlar ve bu araçların yakıt giderlerini karşılayarak destek olur. Ayrıca, bazı çalışanlara telefon verilir ve/veya faizsiz kredi niteliği de taşıyabilen avans ödemeleri yapılır. Ancak, işverenler belirlenen sınırları aşan araç ve telefon kullanımı, trafik cezaları veya verilen avansların ilerleyen aylarda geri alınması gibi durumlarda ücretten kesinti yapabilirler.
Öte yandan, işçinin kusuruyla bir makinenin bozulması veya işyerinde satılan ürünlerin eksik çıkması gibi durumlarda, işçinin işyerindeki malzemelere zarar vermesi halinde de ücretten kesinti yapılabilir.
Bununla birlikte, işçinin kusurundan kaynaklanmayan zararlar için kesinti yapılamaz ve zararın işçiden kaynaklandığını kanıtlayan belgelerin bulunması gerekir.
Bahsedilen durumların tamamı, işçinin işverene karşı borçlanması olarak değerlendirilir. Kanun, çalışanın işverene karşı tüm borçlarının ücretinden kesilebilmesini şarta bağlamıştır. Eğer işçinin, işverene veya onun sağladığı olanaklara kasten verdiği bir zarar varsa ve bu zarar kesinleşmiş bir yargı kararıyla tespit edilmişse; işveren çalışanın ücretinden kesinti yapabilir. Ancak bu kesinti, çalışanın ücretinin dörtte birini geçemez.
İkinci durum ise, kasten bir zarar ve yargı kararı olmasa da çalışanın kesintiye onay vermesidir. Kanun, bu noktada kesinti oranı için bir düzenleme yapmamıştır. Ancak haciz veya kasten verilen zarar gibi tüm ücret kesintilerinde uygulanan dörtte birlik oranın burada da geçerli olması gerektiği varsayılır.
Ancak işçinin onayının geçerli olabilmesi için her iki tarafın da alacak hakkının doğduğu anda yazılı olarak alınması gerekmektedir. Bu nedenle, önceden alınan onaylar geçerli sayılmaz. Çalışanın kullandığı araca kesilen trafik cezası veya çalışan tarafından kullanılan telefona ait fatura kesildikten ve dolayısıyla ücret hakkı doğduktan sonra işçiden yazılı onay alınmalıdır.
Bu yazıda daha önce verdiğimiz örneklerde olduğu üzere çalışanlar bazen trafik cezaları gibi beklenmedik durumlarla karşılaşabilirler. Bu gibi durumlarda, işverenlerin ve çalışanların hakları ve sorumlulukları netleşmelidir.
Başlıca çözüm yollarından biri, çalışanın ücretinin bordrolaştırılması döneminde trafik cezalarının veya telefon görüşmelerine ilişkin limit aşımı bedellerinin şirkete ulaşmasından sonra, bu tutarların çalışanın ücretinden kesilebilmesi için yazılı onay alınmasıdır. Bu, işverenin ve çalışanın haklarını korumak için önemli bir adımdır.
Ancak, çalışanın verdiği zararların detaylı olarak araştırılması ve kusurun tespit edilmesi de gereklidir. Bu durumda, çalışandan onay alınması ve borcun ödenmesi talep edilir. Ancak, çalışanın onay vermemesi veya borcunu ödemeye yanaşmaması durumunda, yasal takip başlatılması gerekebilir. Yasal süreç, durumun yargı kararıyla çözüme kavuşmasını sağlar.
Ücret kesme cezası ile ücretten kesinti arasındaki farkı anlamak önemlidir. Ücret kesme cezası, işçinin işverene zarar vermekten bağımsız olarak disipline aykırı davranışlar sergilemesi sonucunda uygulanan bir yaptırımdır. Bu, işverenin belirli amaçlar doğrultusunda ve belirli koşullar altında işçinin ücretinin bir kısmını kesmesini sağlar.
İşyerinde disiplini sağlamak amacıyla uygulanan bu cezanın yasal çerçevesi belirlidir. İlk olarak, ücret kesme cezasının hangi durumlarda uygulanabileceğinin iş sözleşmesinde veya toplu iş sözleşmesinde açıkça yazılı olması gerekmektedir. Ayrıca, işçinin bir ayda iki günlük ücretinden fazla bir tutarın kesilmesi yasal olarak mümkün değildir.
Önemli bir nokta da işverenin kesilen tutarı bizzat alamamasıdır. İşçiden yapılan kesintiler, genellikle işçilerin eğitimi ve sosyal hizmetleri için kullanılmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı hesabına bakanlıkça belirtilen bankalardan birine bir ay içinde yatırılmalıdır.
Ücret kesintisinin haksız yere yapılması veya işverenlerin keyfi ücret kesintisi yapmasına karşı bazı yasal düzenlemeler bulunur. Türkiye'deki iş yasaları, işverenlerin ücretleri eksik ödemesini ciddi bir ihlal olarak kabul eder. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 102. maddesine göre, ücretin eksik ödenmesi durumunda işverenlere idari para cezası uygulanabilir. Bu cezai yaptırım, işçilerin ücretlerini tam ve zamanında alması için önemli bir koruma sağlar.
Ancak, bu yasal korumanın yanı sıra, eksik ödenen ücretler nedeniyle işçilerin bir dizi hakları da bulunmaktadır. Örneğin işçiler, ücretlerinin eksik ödenmesi durumunda iş sözleşmelerini haklı nedenle feshedebilirler. Ayrıca, kıdem tazminatı talep etme ve eksik ödenen ücretler için alacak davası açma haklarına sahiptirler.
Ücret kesme cezası, işçi haklarının korunması ve işyerinde düzenin sağlanması açısından önemli bir araçtır. Ancak, bu cezanın adil ve yasal bir süreçle uygulanması, işçi ve işveren arasındaki dengeyi sağlamak için gereklidir.
Ücretten yapılan kesintilere dair bu detaylı içeriğimizde dikkat etmeniz gereken bazı satır başlarını da paylaşmak istiyoruz.
-İlk olarak, ücret kesme cezası ile ücretten kesinti yapmanın farklı bir şey olduğunu bilmelisiniz. Ücret kesme cezası, işçinin disiplin dışı hareketler gibi nedenlerle ücretinin bir kısmının kesilmesidir. Ücretten kesinti yapmak ise, farklı bir uygulamadır.
-Ücretten kesinti uygulamasında keyfi durumların önüne geçmek adına bazı yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bunlardan birisi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 38. Maddesidir. İşbu maddenin yanı sıra işverenin işçiden olan alacağı ile ücret borcunun işçinin rızası olmadan takas edemeyeceğini belirten Borçlar Kanunu 407. Maddesi de ücret kesintisinde işçi için yasal bir güvence sunar.
Bu içerikte değindiğimiz yasal kesintiler arasında yer alan damga vergisi hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz “Damga Vergisi Nedir?” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.