İşverenlerin, çalışanlarına sunduğu eğitimler, modern iş ortamında adeta birer kılavuz gibidir, zira bu eğitimler, işyerindeki başarı ve verimliliği artırmak için kritik bir rol oynarlar. Her bir eğitim, çalışanların yeteneklerini ve etkinliklerini geliştirerek, iş dünyasının dinamiklerine daha uyumlu hale gelmelerini sağlar.
Bu eğitimler genellikle iki temel alanda yoğunlaşır ve çalışanların farklı becerilerini geliştirmeyi amaçlar: İşe Yönelik Eğitimler ve Kariyer Geliştirme Eğitimleri.
İşe Yönelik Eğitimler, çalışanların belirli iş görevlerini yerine getirebilmeleri için gerekli olan becerileri ve bilgileri kazanmalarına yardımcı olur. Bu eğitimler, genellikle işe yeni başlayanlar için düzenlenir ve işin teknik yönlerini kapsar. Mesela, bir makineyi kullanma tekniği veya belirli bir yazılım programını etkili bir şekilde kullanma becerisi gibi konular bu eğitimlerin odak noktası olabilir.
Kariyer Geliştirme Eğitimleri ise çalışanların kariyerlerini ilerletmelerine yardımcı olur. Bu eğitimler genellikle liderlik, yönetim ve iletişim gibi daha geniş kapsamlı konuları içerir. Bir çalışanın liderlik potansiyelini geliştirmesi veya takım içi iletişim becerilerini artırması gibi konular, bu tür eğitimlerin önemli bir parçasıdır.
İşveren tarafından sağlanan bu eğitimler, sadece çalışanların mevcut görevlerini daha etkili bir şekilde yerine getirmelerine yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda işyerinde daha memnun ve motive olmalarına da katkı sağlar.
Her iki tür eğitim de işverenlerin ve çalışanların ortak çıkarlarına hizmet eder. İşverenler, daha yetkin ve motive çalışanlara sahip olmanın yanı sıra, çalışanlar da kariyerlerini geliştirme ve işlerinde daha başarılı olma fırsatı bulurlar. Bu nedenle, işverenler için yatırım yapılabilir eğitimler, sadece bugünün değil, geleceğin başarısını da şekillendirir.
Bu da işverenin ve çalışanların ortak çıkarlarına hizmet eder. Sonuç olarak, işverenler için yatırım yapılabilir eğitimler, çalışanların kişisel ve profesyonel gelişimine katkıda bulunarak, verimliliği artırırken aynı zamanda işyeri atmosferini olumlu yönde etkiler.
İşverenlerin sağladığı eğitimler, bir organizasyonun başarısında kilit bir rol oynar ve bir dizi önemli avantajı beraberinde getirir. Eğitimlerin getirdiği kazanımlar arasında işyerindeki dinamizmin ve başarının artması başta gelir. İşte bu eğitimlerin sağladığı bazı avantajlar:
Bu avantajlar, işveren tarafından sağlanan eğitimlerin hem çalışanlar hem de işverenler için ne kadar değerli olduğunu göstermektedir. Eğitimler, bir şirketin başarısında kritik bir rol oynar ve bu nedenle ciddiye alınmalıdır.
Bazı durumlarda işverenlerin, bu tarz eğitimleri fesih hakkını kısıtlayan cezai şartlarla ilişkilendirildiği görülür. Yargıtay, bu konuda belirli şartlar getirmiştir. Yargıtay’ın ifadesine göre bir sözleşmenin süresinden önce feshedilmesine bağlı cezai şartın geçerli olabilmesi için, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli bir süreyle sınırlı olması gerekmektedir. Gene Yargıtay, asgari süreli iş sözleşmelerinde de aynı hükümlerin uygulanabileceğine hükmetmiştir. Dolayısıyla belirsiz süreli sözleşmelere fesih koşullarına bağlı cezai şart konulamayacağı sonucu ortaya çıkmıştır.
Benzer şekilde, Türk Borçlar Kanunu da cezai şartın işçi aleyhine konulamayacağına hükmeder. Türk Borçlar Kanunu’na göre sadece işçinin belirli bir süre içinde iş sözleşmesini feshedemeyeceği ancak işverenin istediği zaman iş sözleşmesini bildirimli olarak sonlandırabileceği gibi tek taraflı cezai şartlar geçersizdir. Bu tür bir cezai şart, işçi tarafından kabul edilse bile işçiyi bağlamaz. Yani, işçi, iş sözleşmesini sonlandırdığı için cezai şartı ödemek zorunda kalmaz. Keza Yargıtay da asgari süreli iş sözleşmelerinde karşılıklılık ilkesine uygun olarak cezai şart düzenlemesine izin verilebileceğini belirtmiştir.
İşverenler, sağladıkları eğitimin maliyetini dikkate alarak, çalışandan bu eğitimin karşılığını bir şekilde almayı beklerler. Bu karşılık genellikle, belirli bir süre boyunca işverenin yanında çalışma taahhüdü şeklindedir. İşverenler genellikle, işe alınan kişinin belirli eğitimlere tabi tutulacağını ve bu yatırımın karşılığında belirli bir süre işten ayrılamayacağını belirten sözleşmeler imzalatırlar.
Yargıtay'ın verdiği kararlara göre işgücü piyasasında ciddi bir rekabet avantajı sağlayan ve hizmet içi eğitim standartlarını aşan bir eğitim sağlanıyorsa, bu tür tek taraflı cezai şartlar geçerli kabul edilir. Eğitim bedelinin talep edilmesi, karşılıklılık ilkesine dayanır. Yargıtay, "İşçiye verilen eğitim karşılığında belli bir süre çalışma koşuluna bağlı olarak belirlenen cezai şart tek taraflı olarak değerlendirilemez. İşçiye sağlanan eğitim bedeli kadar cezai şart geçerlidir." şeklindeki kararında, işverenin eğitim vermesi ve erken fesih durumunda eğitim bedelinin talep edilmesini karşılıklı yükümlülükler olarak değerlendirmiştir.
Bazı işverenlerin, çalışanlar açısından caydırıcı olması amacıyla iş sözleşmelerinde çok yüksek cezai şartlar belirlediği biliniyor. Ancak yargı, belirlenecek cezai şartın verilen eğitimin maliyetini aşmaması gerektiğini net biçimde vurgular. Dolayısıyla, işveren cezai şartı belirlerken sağladığı eğitimin maliyetini dikkate almalı ve işçinin belirli bir süre çalıştıktan sonra cezai şarttan indirim yapılacağını da göz önünde bulundurmalıdır.
Yargıtay; çalışana sağlanan eğitim karşılığında işverenin yaptığı masrafların, o işçiye özgü olarak belirlenmesini ve yazılı delille ispatlanmasını talep etmektedir. Bu nedenle, eğitim giderlerine ilişkin faturaların ve eğitime katılanların katılım formundaki imzaların özel bir önemi vardır. İşverenin toplu olarak verdiği eğitimler nedeniyle oluşan giderlerde ise cezai şartın üst sınırının belirlenmesi için her işçi başına düşen tutarın, tüm giderlerin eğitim alan işçi sayısına bölünerek hesaplanması gerekmektedir.
İşverenlerin, en çok merak ettiği konulardan bir diğeri ise ayni yardım. “Ayni Yardım Nedir, Nasıl Bordrolaştırılır?” başlıklı içeriğimizde detaylı bir ayni yardım rehberi bulabilirsiniz.